Kahvaltı masası testi: 70’inizde Mick Jagger mı olmak istersiniz yoksa Paul Mccartney mi

“`html

1969: Hayatımın Dönüm Noktası

1969 yılı benim için bir dönüm noktasıydı.
İnsanoğlunun aya ilk adımını attığı bu yıl, ben de hayatımda önemli adımlar atıyordum.
O sene Tansu ile nişanlandım ve TRT Haber merkezine kariyerime bir başlangıç yaptım.
Rolling Stones’un ünlü gitaristi Brian Jones’un vefatı beni derinden etkiledi; sadece 29 yaşındaydı ve o gün “ölüm” üzerine düşünmemi sağladı.

İLK KEZ
60’LARDA KENDİME O SORUYU SORDUM

Bütün 60’lı yıllarım Beatles ve Rolling Stones’un ritmiyle geçti.
O dönem kendime sürekli şu soruyu soruyordum:
Hangisi olmayı dilerdin?
Beatles’dan Paul McCartney mi, yoksa Rolling Stones’tan Mick Jagger mı?
1969’da tercihim Mick Jagger’dan yanaydı ve bu düşünce yıllarca değişmedi.

MÜZİK MOLASI; KAHVALTIDAN ÖNCEKİ
HAFTA ÇIKAN HARİKA BİR ŞARKIYLA BAŞLAYALIM

Kenan Doğulu’nun iki hafta önce yayımladığı muhteşem bir şarkı var.
Bildiğimiz klasiklerden biri: “Hasret…”.
Şarkının içinde şöyle bir ifade geçiyor:
“Bir Tanju Okan efsanesi…”
Gerçekten de öyle; 54 yıldır hayatımda yer alan bir parça.

O ŞARKI, 1969 YILININ BİR
BAŞYAPITI

Bu şarkıyı ilk olarak yine o güzel 1969 yılında dinlemiştim.
Yunan asıllı Fransız sanatçı George Moustaki’nin yarattığı bu olağanüstü eserin adı aslında “Le Meteque”.
Bu kelime, başıboş dolaşan bir gezgin anlamına geliyor.
Ama Tanju Okan, bu şarkıyı aşk kokan Ege melodiesine dönüştürerek bambaşka bir boyuta taşımıştı.
Öğrencilik yıllarımda Paris’in Saint Michel bölgesinde bulunurken sık sık Moustaki’yi görürdüm; bisikletle nehir kenarında dolaşırken hafifçe geçerdi yanımdan.

BU HAFTA İKİNCİ TANJU OKAN
EFSANESİ CEM ADRİAN’DAN GELDİ

Tanju Okan’ın şarkılarını 54 yıldır dinliyorum; hayatımın geri kalan kısmında Kenan Doğulu’ndan da dinleyeceğim, kesinlikle.
Ama asla Tanju Okan’ı unutmamalıyım.
Geçen hafta Cem Adrian müzikseverlerle ikinci Tanju Okan efsanesi “Kadınım” ile buluştu:
Bu şarkıyı dinlerken sonsuz dostum Yavuz Gökmen’i anıyorum. Bu parçada bir ömrün melodisi var; hayat bitmeden bitmeyecekler!

55 YIL SONRA CEVABIM DEĞİŞTİ

Ancak şarkılar, insanın içinde yeni soruları uyandırıyor.
60’lı ve 70’li yaşlara yaklaşırken, yine de sorular peşimi bırakmıyor.
Tıpkı kendi kendime sorduğum yıllar sonra aynı sorular gibi:
70’imden sonra kim gibi olmak isterdim?
Mick Jagger gibi mi, yoksa Paul McCartney gibi mi?
Artık cevabım değişti; Mick Jagger değil, Paul McCartney gibi olmak istiyorum.

BU SORUYU DEĞİŞTİREN FOTOĞRAF 29 HAZİRAN 2017’DE ÇEKİLDİ

29 Haziran 2019’da Paul McCartney’in bir fotoğrafını görmem sonucu düşüncelerim değişti.
Haberin başlığı Beatles’ın “Ticket to Ride” şarkısının ismini taşıyordu.
Fotoğrafta Paul McCartney, tren vagonunda yalnız başına oturuyordu ve gazeteyi dikkatle okuyordu.
Yanında koruma ya da başka biri yoktu; yüzünde huzurlu, sade bir ifade vardı.

BU FOTOĞRAF BANA GÜZEL BİR YOLCULUK SUNDU

Bir söz var ya; bazen yolculuk gideceğin yerden daha keyiflidir.
İşte o fotoğraf bu anı temsil ediyor. Beni, yaşamın ikinci yarısında unutulmaz bir yolculuğa çıkardı.
O günden sonra kendimi sorgulamaya başladım;
Acaba ben gerçekten bu sadeliği ve bağımsızlığı mı arıyorum?
O gün Paul McCartney 75 yaşındaydı.

MICK JAGGER 81 YAŞINDA VE HÂLÂ GÜCÜNÜ KORUYOR

Mick Jagger 81 yaşında;
Üç yıl önce kalp ameliyatı oldu ama hala formda.
Kırışıklıklara rağmen sahnede durmadan koşuyor.
1969’da giydiği elbiselerin aynısına sığıyor. Hafızası halen güçlü ve birçok genç hayranı ona hayranlıkla bakıyor.

ONUN PEŞİNDEN DÜNYAYI GEZDİM

Mick Jagger’ın peşinden birçok konser görmeye gittim.
Desert Trip konserinde Coachella çölünde onu izledim ve Havana’daki büyük rock konserinde bulunmak için yola çıktım.
O bizim neslin efsanesi.

PAUL MCCARTNEY 82 YAŞINDA, SADE VE ESPİRİLİ

Bugün Paul McCartney 82 yaşına girdi.
İki hafta önce Paris’te 40 bin kişilik bir kalabalığın karşısına çıktı.
Artık sahnede koşmuyor, yalnızca durarak performans sergiliyor.
Konser sonunda herkesle bir arada “Hey Jude”u söylemek için birleşti. Gülümsemeleri ve sebepleri onu sevdirtecek kadar yeterli.

BİR KİTAPLA GELEN FARKINDALIK

Elimde şu günlerde Amerika’da bestseller olan “Second Fifty” isimli bir kitap var.
Debra Whitman’ın yazdığı bu eser, insan hayatının ikinci yarısının önemini vurguluyor.

İNSAN NE ZAMAN DAHA MUTLU?

Bir araştırma, 70’lerinde ve 80’lerinde insanların 20’li ve 30’lu yaşlarında olanlardan iki kat daha mutlu hissettiklerini göstermiş.
İlginçtir ki bu yaş grubundakiler, “Sağlığım nasıl?” sorusuna 30’lu yaş grubundan daha olumlu yanıt veriyor.
Bu benim psikolojimi de doğruluyor; “Dünyada ve Türkiye’de pek hoş gitmeyen şeyler var ama ben kendimi oldukça mutlu hissediyorum” yanıtını veriyorum.

İNSAN 70’İNDE “NEDEN BU KADAR MUTLUYUM?” DİYE SORAR MI?

Peki, yaşlı insanların kafasında hiç soru yok mu?
Evet, var.
“İkinci Elli” kitabının yazarı, bu yaş dönümünde insanların aklını kurcalayan 7 soruyu belirtiyor:
1. Daha ne kadar ömrüm kaldı?
2. Sağlıklı bir yaşam sürebilecek miyim?
3. Hafızamı kaybedecek miyim, bunayacak mıyım?
4. Ne kadar daha çalışacağım?
5. Hayatımın son döneminde nerede yaşayacağım?
6. Yeterli maddi gücüm olacak mı?
7. Hangi şekilde hayatımı kaybedeceğim?

SONUÇ OLARAK: BİRİNCİ 50’DE MICK JAGGER, İKİNCİ 50’DE PAUL MCCARTNEY OLACAĞIM

Bütün bunları düşününce, hayatımın ikinci yarısında Paul McCartney gibi istiyorum; onun gibi sakin, öz güvenle dolu ve dış görünüşle uğraşmayan biri.
Abartma ihtiyacı hissetmeden, hayatın basit zevklerini tadını çıkaran bir birey olmak istemek.
Yani şu anda tanıdığımız Paul McCartney gibi; tek başına bir trende yolculuk eden biri.

İKİNCİ YAZIM
AHMET HAKAN’IN SADECİ MİZAH OLDUĞUNA İNANIYORUM

Özlem Gürses’in gözaltına alınmasına dair bir yazı kaleme almayı düşündüm.
Kadın gazetecilere yönelik baskıları ve nedenlerine dair sorularım vardı; ancak Ahmet Hakan’ın cevabı tüm bunları unutturdu.

6 ARALIK’TAKİ EKRAN VAKA SINI SORMUŞTUM

5 Aralık’ta benzersiz bir “televizyon olayı” yaşandı.
Ahmet Hakan, HTŞ konusunu tartışırken, reji odası onu sürekli uyardı ve en sonunda patlayarak “Tamam, HTŞ terör örgütüdür” diye bildirisini yaptı.
Diğer izleyiciler olarak da biz merak ettik; o gece rejiden gelen talimat neydi?

MEĞER O GÜN YAŞANANLAR BİR PALAVRA İDİ

Bir izleyici olarak, Hakan’a neden bu kadar sinirlendiğini sordum; o talimatı kimin verdiği hakkında bilgi almak istedim.
Ancak bu, onu kızdırdı ve “Yazdıkların palavra” diyerek çok sinirlendi.
Tam da ben ona karşı saldırıya geçecekken, onun yazısındaki şu cümle dikkatimi çekti.
“Bizim rejimize kimse talimat veremez…”

BU CÜMLEYİ GÖRÜNCE UYANDIM
VE HALA ŞAŞIRDIĞIMI ANLADIM

Ahmet Hakan’ın “Rejimize kimse talimat veremez” cümlesinden sonra, bunun bir mizah olduğunu anladım.
Bunu ciddiye alıp yanıt verecekken kendimi komik bir durumda bulacaktım.
Biliyorum ki zor durumları eğlenceyle aşabilen bir medya kişisi olarak oldukça başarılı bir isim.

ÖZLEM GÜRSES’İN KELEPÇELİ GÖRÜNTÜSÜ OLMASAYDI GÜLDÜM

Kadın gazetecilerin başına gelenler beni oldukça düşündürüyor.
Özlem’in durumu benim içimi kararttı; ama Ahmet Hakan’ın “rejimize kimse talimat veremez” sözü hâlâ aklımdan çıkmıyor.
Ahmet, mizahıyla daha nice yıllar yaşa!
Bu cümle, belki de bu zorlu günlerde en zeki tepki olarak hafızalarda kalacaktır.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir